Omurilik Travmaları

Her yıl, yüzlerce yaralıda tam felçler (dört üyenin birden felci) gözlenmektedir. Bunların başlıca nedenleri, boyun ya da göğüs-bel omurlarının kırılmasına yol açan trafik kazaları ya da yüksek yerlerden düşmedir. Omurilik bozuklarının oluşum mekanizmaları çok çeşitlidir: Bir omurga kırığıyla birlikte omur çıkığı (kemiklerin yer değiştirmesi) sonucu, omuriliğin bası altında kalması; kırılan kemik parçalarının omuriliği kesmesi; ödeme yol açabilecek atardamar bozukları; omurilik yumuşamasına neden olan yerel bir kötü damarlarıdır. Çoğunlukla, bölgede bulunan sinir kökleri de etkilenir.

TEŞHİS

Omurilik bozuklarıyla birlikte boyun omurları kırığı

Hastanın her iki kol ve bacağı felce uğramıştır. Boyun omurları bölgesindeki omurilik bozunu, değişik yerlerde onaya çıkabilir.. Bozunun 5. boyun kökünün üstünde bir bölgede olduğu hastalarda, duyu yitimiyle birlikte tam bir felç ortaya çıkar; yaralı, bütünüyle sakat haldedir. 5. kökün zarar görmediği hastalarda oturma konumu sağlanabilir. 6. kökün de sağlam olduğu hastalarda, çeşitli aygıtların yardımıyla üst üyelerin kullanılması olanağı doğar. 7. kökün etkilenmediği hastalarda, üst üyelerin yardımıyla baston ve koltuk değnekleri kullanılarak yürünebilir. 8. kökte herhangi bir bozun yoksa, tek bir el istenildiği gibi kullanılabilir.

Omurilik bozukluyla birlikte göğüs bel omuru kırığı

Yaralıda, gevşek bir alt üyeler felci görülür.

Omurilik travmalarının evrimleri oldukça kaygılandırıcıdır.

Ortaya çıkabilecek felçlerin düzeyi, kırığın bulunduğu bölgede yer alan sinir kökleriyle orantılıdır. Genellikle gevşek felçlerdir; reflekslerin yitmesi ve bölgesel duyu yitimi biçimindedirler. Ayrıca, sidik torbasında sidik birikmesi (sürekli sonda konur) ve uzun süreli kabızlık gibi büzücü kas bozuklukları ortaya çıkar. Ayrıca, hastanın kıpırdamadan yatması, bedenin basınç altında kalan bölgelerinde yatmaya bağlı yaralara neden olacağından, yaralının düzenli aralıklarla konum değiştirmesi sağlanmalıdır. Sondanın kötü uygulanması, sidik yolu enfeksiyonlarına neden olabilir. Deri ve akciğer enfeksiyonlarına da sık rastlanır. Hastanın uzun süre hareketsiz yatması, atardamar iltihabına ve akciğer ambolilerine neden olabilir.

SORUNLAR

Omurilik travmalarında ilk sorun, röntgen filmi yardımıyla (kırığı ya da bir yer değiştirmeyi gösterir) bozunun düzeyini açığa çıkarmaktır. Sonra, sinirsel bozukluklara yol açacak omuriliğin bası altında kalması, cerrahi girişimle düzeltilir. Ezilmenin çok hafif olduğu durumlarda, bozukluklarda düzelmeler görülebilir. Kırık ya da çıkıklar bulunmayan yaralılarda felçler, atardamar bozuklarının yol açtığı omurilik yumuşamalarına bağlı olarak gelişirler ve çoğunlukla ilerdeki haftalarda iyileşirler.

İkinci sorun, bozuklukların evrimlerinin özel bir bakım servisi tarafından izlenmesidir. Hasta modern, hareketli yataklara yatırılır, masajlar ve sürekli bir denetim uygulanarak yatmaya bağlı yaralar açılması önlenir. Sidik sondaları ve antibiyotik tedavisiyle sidik torbasının boşalması sağlanır ve enfeksiyonlara karşı önlemler alınmış olur. Sidik çıkarma işlevinin yeniden düzenlenmesi, oldukça uzun sürer. Bazı hastalarda, sidik torbasının kendiliğinden çalışması bozulmadığından, sidik çıkarma bir deri uyarısıyla (değişmez saatlerde) başlatılabilir. Dışkı çıkarma işlevi için de durum aynıdır. Bazı hastalardaysa, sidik torbasının sinirlenmesi yitmiştir ve sidik çıkarma işlevi, el yardımıyla ve karnın kasılmasıyla başlatılır. Çok uzun süre yatması gereken hastalara, pıhtılaşma önleyici bir tedavi uygulanarak toplardamar trombozlarının oluşması (atardamar iltihabı, akciğer ambolisi) önlenebilir.

Omurganın bel bölümünde bozukların ortaya çıktığı hastalarda, yürüyebilme umudu kesinlikle ortadan kalkmıştır; ancak, bozunun bulunduğu yere göre, çeşitli aygıtların da yardımıyla, yemek yemek ve yazı yazmak gibi işlevler sağlanabilir. Sırt bölgesinin etkilendiği durumlarda, her iki tarafı da bastonlarla destekleyerek yürümek ve yataktan koltuğa geçmek gibi hareketler yapılabilir (ama gene de, tekerlekli sandalyeler kullanılması, en doğru tutum olacaktır). Üst üyeler ise, görevlerini eksiksiz olarak yerine getirirler. Omurganın bel bölümündeki bir bozun, yürümeyi bütünüyle bozmamakla birlikte, hareketi büyük ölçüde etkileyebilir. Bozunun, omurganın bel bölümünün aşağı düzeyinde olduğu hastalarda, özel ayakkabılara, üst düzeyinde olduğu hastalardaysa korse ve bastonlara gerek duyulur.

Cinsel işlev, her zaman yitirilmez; ama omurilik yaralılarının çocuk yapma olanakları düşüktür (yüzde 5).

Yukarda sayılan bütün bu bozukluklar, hastalarda ruhsal çöküntü, sıkıntı ve sinirlilik biçiminde ruhsal sorunlara yol açarlar. Bu durumun düzeltilmesi için 6-12 aylık bir tedavi uygulamak gerekir.

YARALILARIN GELECEĞİ

Omurganın travması sonucunda sakat kalmış bir hastanın geleceği, toplumsal yaşama uyumuna bağlıdır. Bu hastaların yüzde 6O’ı. çalışmakta, alt üyeler felcine uğramış kimselerin yarısı da otomobil kullanabilmektedir. Ayrıca, çalışabilen alt üyeleri felçli hastaların, son derece kusursuz bir bedensel ve ruhsal denge gösterdikleri de kesin bir gerçektir. Ancak, her hastanın kendine göre bir özelliği vardır; elden geldiğince normale döndürülmesi de, ekonomik sorunlarla ilgilidir (aygıtlar, hastanın sıkılmadan yaşayabileceği bir çevre, otomobil, tekerlekli sandalye, v.b.)

TEDAVİ

Omurga travması geçirmiş bir kişinin, kesinlikle hareket ettirilmemesi gerekir.Çünkü, ters bir hareketle yer değiştiren kemik bozukları, omuriliğe daha çok zarar verebilir. Bu nedenle, yaralının kaza yerinde elden geldiğince kıpırdatılmaması, yan olarak sedyeye alınıp tıbbi merkeze götürülmesi en doğru hareket olacaktır. Aynı biçimde, birinci muayenede de hasta fazla oynatılmamalıdır. Röntgen filminde kırık ve çıkıkların yer ve biçimleri belirlendikten sonra, cerrahi ya da ortopedik bir girişime başvurulur. Sonra, antibiyotik tedavisinin ve pıhtılaşma önleyici tedavinin yanı sıra, masajlarda başlanır, sidik çıkarımına yardımcı olmak üzere sonda takılır. Büzücü kas bozukluklarının ve işlevsel bozuklukların düzeltilmesi için, uzman merkezlerde uzun süreli tedavi gerekir.

SİNİR CERRAHİSİ

Sinirbilim bölümünde tanımladığımız tedaviler, pek olumlu sonuçlar vermemektedir. Nedenleri belli (mikrop ya da zehirlenme kökenli enfeksiyon) hastalıkların dışında kalan kalıtımsal, kalıtımsal olmayan ya da yozlaştırıcı hastalıklarda, uzman hekim, hastalığın gelişimini izlemekten ve gerçekte olayın bütünüyle düzelmesinde pek rol oynamayan belirtilere yönelik bir tedavi uygulamaktan öteye gidememektedir.

Cerrahi, uzmanlaşmış bir grup çalışmasıdır; çok ileri düzeyde gereçler gerektirir. Cerrahi girişime özellikle urlarda, apselerde, anevrizmalarda, kan toplanmalarında ve asalakların oluşturdukları kistlerde başvurulur. Ancak, beyne yapılacak cerrahi girişimin tehlikesi oldukça yüksektir ve girişim, geride çeşitli izler bırakabilmektedir. Omurilik girişimleri için de aynı şey söz konusudur (omurilik urları) . Kafaiçi-beyin-omurilik sıvısının basınç artışlarında, akış yolunun değiştirilmesi, özellikle süt çocuklarında her zaman kötü olan evrimi büyük ölçüde değiştirmekte ve erken cerrahi girişimde bulunulup, hasta sıkı bir denetim altında tutulursa, büyüme ve gelişmenin normal sınırlar içinde kalması sağlanmaktadır. Beyin-omurilik sıvısının yolunu değiştirmek için, yan karıncık içine bir sonda yerleştirilir; böylece sıvı, toplardamar sistemine —özellikle boyundan geçen boyun toplardamarına yöneltilmiş olur.

Parkinson hastalarında da sinir cerrahisine başvurulabilir (özellikle ilaç tedavisinin yetersiz kaldığı tek taraflı parkinsonlarda). Yöntemin amacı, talamusa birkaç mm uzaklıktaki bir alanı yıkmaktır. Ancak, bu girişim için son derece duyarlı aygıtlar gereklidir. Röntgen denetimi altında kafa kemiğinde trepanla açılan delikten, yıkılacak bölgeye bir sonda sokulur. Aygıtın ucunun soğutulması, hastadaki titremenin apansızın kesilmesine yol açar; bu, sondanın uygun bölgeye vardığını gösterir. Sonra, yıkma işlemi soğutmayla ya da ısıyla (ya da elektrikle} yakma biçiminde sürdürülür. Bu uygulama, hastaların yüzde 90′ında titremenin apansızın kesilmesine ve aşırı kas gerginliğinin azalmasına yol-

açar. Ancak, hareketsizlikte bir değişiklik olmaz (hasta çok az.yürür). Uygulama sonrasında ağrılar azalmış, yazı hızlanmıştır. Ama, hastalık yozlaştırıcı bir nitelik taşıdığından, bozukluklar birkaç yıl sonra yeniden ortaya çıkar.

Bazı ağrılı süreğen sendromların yol açtıkları ve ilaç tedavisinin işe yaramadığı durumlarda da cerrahiye başvurulur. Bu bozukluklar, travma sonrasında üyelerde ağrılı sendromlar, kanser, üçüz sinir ağrısı ve zona olabilir. Ağrılı bir sinirin serbestleştirilmesi ya da cerrahi keşi gerekebilir. Hayalet üyeler, omurilikte ön-yan kordonlarda bir keşi uygulanmasını gerektirebilir.’ Bu yöntem, omurilik yan kordonlarının, talamus omurilik demetleri düzeyinde (alt üyeler için göğüs, üst üyeler için boyun) kesilmesine dayanır. Ama en iyi sonuç, talamusa yapılacak bir girişimle elde edilir. Bu girişimler, parkinsona karşı stereotaksik cerrahi girişimlerle aynı koşullarda yapılarak, ağrı duyusunu talamusa ileten lifler yok edilir. Omurilik arka köklerinin kesişi, ağrılı kanser ve zonalarda da başarılı sonuçlar verebilir. Ancak, bazı hastalarda, ağrı duyusunu kesmek için, talamustan daha üst düzeylere çıkmak gerekebilir.

Sara hastalığının cerrahi yöntemlerle tedavisinde, beyin yarıküreleri kabuğu düzeyinde sınırlı bir sara odağı bulunduğu saptanırsa, bu bölümde beyin dokusu, cerrahi girişimle çıkarılabilir. Girişime, ilaç tedavisinin nöbetleri durduramadığı zaman başvurulur. Yapılan istatistiklerde, cerrahi girişim sonrasında, hastaların yüzde 40′inin bütünüyle düzeldiği, yüzde 36’smda nöbetlerin azaldığı, yüzde 24′ünde ise hiç bir değişiklik olmadığı saptanmıştır. Ruhsal bozuklukların cerrahi girişimle düzeltilmesinin çalışma alanı, ön alın kabuğunu talamustan ayıran ak maddedeki bazı sinir yollarıdır. Bu yolların kesilmesine, alın lobunun çıkarılması adı verilir. Yöntem, başka hiç bir tedavinin işe yaramadığı şizofrenilerde, ağır ruhsal çöküntü durumlarında ve çok ciddi nevrozlarda uygulanır. Hastaların yüzde 40-50’sinde, umulmadık derecede başarılı sonuçlar alınmıştır.

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir