Adenomlar bir diğer deyişle Pitüiter tümörler, beyindeki hipofiz bezinin ön kısımlarında oluşan çoğunluğu iyi huylu küçük tümörlerdir. Kadın ve erkeklerde hemen hemen aynı oranda oluşan ve genelde 30-40 yaşlarında ortaya çıkan bu tümörler genellikle hormonal salgılarda değişikliklere sebep olurlar. Fazla büyüme durumundaysa yan dokulara baskı yapabilmektedirler.
Adenomlar genelde sebep oldukları hormonal bozukluklardan ya da çevre dokulara yaptıkları kitleye bağlı olabilecek baskılardan yola çıkılarak tespit edilmektedirler. İkinci durumda tümör tespiti birinciye oranla haliyle daha geç gerçekleşmektedir. Nadirense tümör kendi içinde yaptığı bir kanamayla kendini ele vermektedir. Pitüiter apopleksi adı verilen bu kanama, genellikle baş ağrısı ve görme kaybı gibi ani nörolojik semptomlar verir.
Pitüiter tümör hastaları genellikle baş ağrısı, görme bozukluğu, hipofiz yetmezliğine ait bulgular, hipotalamik bulgular, kafa içi basınç artmasına ait bulgular, veya endokrin bozukluklarla doktora gelir.
Hipofiz yetmezliğinde ortaya çıkabilecek semptomlar:
- Adinami
- Empotans
- Libido Kaybı
- Amenore
Hipotalamik rahatsızlıklar ;
- Diabetes İnsipitus
Endokrin bozukluklar ;
- Galaktore
- Akromegali
- Jigantizm
- Cushing Sendromu
Hormonaktif adenomların salgıladıkları hormonlar şu şekildedir:
- Prolaktin salgılayan tümörler ( Prolaktinoma ): Bu türdeki tümörler her iki cinsiyetteki hastalarda da infertiliteye sebep olur.
- Büyüme hormonu salgılayan tümörler: Bu tümörler erişkinlerde akromegaliye, ergenlik öncesi çocuklarda da jigantizme neden olur.
- ACTH ( Adrenokortikotropik Hormon ) salgılayan tümörler: Bu tümörler Cushing sendromu adı verilen aydede yüz, kadınlarda kıllanma, şeker hastalığı, hipertansiyon, vücutta mor strialar ( çizgiler ) ve amenore ( adet görmeme ) rahatsızlıklarına sebep olurlar.
Hormon salgılamayan fakat kitle etkisi barındıran hipofiz adenomlarından Kraniofarigiomalar tüm beyin tümörlerinin % 2.5 – 4 ünü oluşturur. Yarısı çocuklarda ortaya gözlemlenirken Kraniofaringiomalar büyüklüklerine göre komşuluğu olan oluşumlara bası etkisi ile bazı bulguların ortaya çıkmasına neden olur, bunlar;
- Görme siniri üzerine baskı sonucu çeşitli görme bozuklukları.
- Pitüiter gland baskısı sonucu çabuk yorulma, miksödem, soğuğa karşı dayanıklılığın azalması, amenore, libido kaybı ve diyabetes insipidus.
- Kavernöz Sinüs ( Hipofiz bezinin her iki tarafında bulunan geniş damarsal yapılar ) üzerine yapılan baskı sonucunda çift görme, göz kapağında düşme ve yüzün bir tarafında ağrı, gözlerde dışarı doğru fırlama gibi semptomlar gözlemlenebilir.
Hipofiz Adenomlarında Teşhis:
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI)
- Kafa Grafisi
- Endokrinolojik Muayene
- Oftalmolojik Muayene
Nadiren gerekebilecek tetkikler:
* MR Anjiyo
* DSA
* KBB muayenesi
* Batın Tomografisi
* Somatostatin – SPECT
* Coronal planda ( kemik pencere ) beyin tomografisi
* Sellagrafi
Tedavi nörologlardan oluşan bir heyetin vereceği karar sonucu planlanır. Hormoninaktif kitlelerde tümörün boyutları, hastanın yaşı ve tümörün hipofizdeki hayati yapılara doğru yayılmışlığı göz önünde bulundurularak ya konservatif bir tedavi uygulanır ya da ameliyat yapılır. Ameliyat mikro cerrahi yöntemleriyle gerçekleştirilmek zorundadır, görme kaybı yaşanıyorsa en kısa zamanda müdahale şarttır.
Hormonaktif tümörlerde de de hormoninaktifler gibi ameliyat yahut konservatif tedavi uygulanır. Ameliyat yukarıda bahsedildiği gibi bu tip tümörlerde de mikro cerrahi yöntemleriyle gerçekleştirilecek olup konservatif tedavide tümörün salgıladığı hormonun türüne ve hastanın yaşı ile cinsiyetine bağlı olarak değişen tedaviler uygulanır.